b) Tense Uyumu + Model Fiiller (Tense Correlation + Modal Verbs)
Studies —- that nine congressional seats —- to different states in 2000 if noncitizens, regardless of illegal aliens, had been excluded from the counts Congress used to allocate seats.
A) have found / would have been alloted
B) had found / were alloted
C) found / may have been alloted
D) were finding / could have alloted
E) might find / had been alloted
Kolay çözüm: Ortada if + past perfect (had been excluded) var. O halde sorunun ikinci boşluğu would/could/might have been + V3’ten biri olmalı (A veya D). C’deki may have been V3’ün boyu boşluğu doldurmak için kısa kalır. Çünkü may perfect kök fiiller olayın ucunu açık bırakırlar.
He may have moved to another city.
Bir başka şehre taşınmış olabilir. (Olmayabilir de. Sonuç net değil.)
3. tip if’li cümle ise bir eylemi kurgular fakat alttan alta kesin sonucu belirtir.
If his parents had helped him, he might have moved to another city.
Eğer anne-babası yardım etseydi, bir başka şehre taşınabilirdi. (Ama taşın(a)madı. Sonuç net.)
O halde C gitti. D seçeneği “zehirli” bir ikramda bulunuyor: could have alotted. Bu model fiil aktif. Bize pasif lazım. Çünkü sorunun ikinci boşluğundan sonra nesne (isim) verilmemiş. Belli ki bu nesne başa özne olarak geçmiş ve cümle pasife dönmüş. O halde cevap A.
Not: Present perfect ile (have found) past perfect tense’lerin nasıl yan yana gelebildiğini anlamakta zorlanıyorsanız, bkz. aşağıda A için özel açıklama.
Ayrıntılı çözüm: Cümle karışık, yabancı kelime sayısı fazla. Fakat bu bir 3. tip if’li cümle çünkü if bağlacından sonra past perfect tense var. O halde sorunun ikinci boşluğunu would, could ya da might have V3’ten biri doldurmalı. A ve D bunu veriyor.
Not: If ortada durduğu için bağlandığı ana cümle başa geçmiş. Yani ana cümle “nine congressional seats —-“ ile başlıyor. Dikkat ediniz.
Ancak C de insanı bir hayli çeldiriyor. Ha may ha might. Ne fark eder. İkisi de anlam ve yapı açısından birbirine benzer model fiiller. Üstelik C’nin birinci kısmı (found), A seçeneğinin birinci kısmına göre (have found) cümlenin gelişine daha uygun görünüyor. Çünkü 3. tip if’li cümle zaten geçmişten söz eder. Uzun lafın kısası, might have V3 yerine may have V3 kullansak başımız ağrır mı? Bu soruların cevabı için biraz sabrınıza ihtiyacımız olacak.
a) If the casualty had been taken to hospital on time, she might have been saved.
Hastaneye vaktinde yetiştirilmiş olsaydı, kazazede kurtarılabilirdi. (Ama kurtarılamadı.)
b) If the casualty had been taken to hospital on time, she may have been saved.
Hastaneye vaktinde yetiştirilmiş olsaydı, kazazede kurtarılmış olabilir. (Kazazede kefeni yırtmış mı yoksa sizlere ömür mü olmuş? Belli değil.)
3. tip if’li cümle bir şartın sonucunu kurgu yaparak verir (Bu iş başarılabilirdi.). Ancak sonuç nettir, açıktır (Bu iş başarılamadı.). 3. tip if’ler, karşı tarafa soru sorma, “Sonucun ne olduğunu anlamadım.” deme hakkı vermez. Bunu alttan alta ama şüpheye yer bırakmayacak şekilde söyler.
If you had listened to what I said, you might have spared this trouble.
Sözümü dinleseydin, bu sıkıntıyı yaşamazdın. (= Beni dinlemedin ve başın belaya girdi.)
O halde bir olayın sonucu hakkında kesin bilgi veremeyen may have V3 kipinin if’li cümlede işi olamaz. (Bkz. yukarıda b) örneği.) Çünkü bu kip olayın ucunu açık bırakır. Hâlbuki biz, 3. tip if’li cümleyi okuduğumuzda, sonucu şüpheye yer bırakmayacak kesinlikte anlamak isteriz, demiştik. O halde bu iş may have V3’e iki numara büyük gelecek. Ondan vazgeçelim. Yerine might have V3’ü göreve çağıralım. (Bkz. yukarıda a) örneği.)
Sonuç: İncelemekte olduğumuz örnek sorunun C seçeneği sizlere ömür.
Şimdi D’ye bakalım. Bu seçeneğin birinci kısmında were finding var. Bir şeyi aramak süreç alabilir (I’m looking for my lost notes). Fakat bulmak bir anda olur (I’ve found my notes). Yani find eylemi devamlılık göstermez. O halde past continuous tense’te niye çekilsin? Yetmedi, bir de aktif-pasif durumu var. D’nin ikinci yakası aktif (could have alloted). Bana pasif lazım (could have been alloted).
Studies —- that nine congressional seats —- to different states in 2000 if noncitizens, regardless of illegal aliens, had been excluded from the counts Congress used to allocate seats.
Lütfen zahmet edip yukarıdaki soruya bir kez daha bakın. İkinci boşluktan sonra isim var mı? Yok. (Boşluktan sonra to edatı gelmiş.) İsmin olmadığı yerde niye aktif fiil kullanacakmışım? Herhalde pasifi tercih ederim. Burada önceden (cümle aktif haldeyken) bir isim varmış. Pasife dönüşümde cümlenin başına geçmiş. Hani şu pasif cümlelerde klasikleşmiş yer değiştirme durumu.
I have cooked the meal in the living room. (Fiil aktif çünkü kendisinden sonra isim var.)
The meal has been cooked in the living room. (Fiil pasif çünkü kendisinden sonra isim yok. O isim yani nesne cümle pasife dönerken özne olmuş, başa geçmiş.)
A için özel açıklama: Evet, cevap A seçeneği ama hâlâ oturmayan bir şey var. Nasıl oluyor da aynı cümlede hem past perfect (had been excluded) hem present perfect (have found) yan yana durabiliyor?
Studies have found that nine congressional seats would have been alloted to different states in 2000 if noncitizens, regardless of illegal aliens, had been excluded from the counts Congress used to allocate seats.
Önce bir konuda anlaşalım. If’li cümledeki past perfect kurgudur. Gerçek olay simple past tense’te meydana gelmiştir. Az önce verdiğimiz bir örneğin sadece şart kısmını tekrar aşağıya alalım.
If the casualty had been taken to hospital on time…
Gerçek durum: The casualty was not taken to hospital on time.
Bir kurgunun içindeki gerçeği yakalamak istersek, fiili bir derece yakın zamanda çekeriz. Örneğin kurgu past perfect ise gerçeği, ona en yakın zaman olan simple past’ta ararız. Ayrıca fiilin işaretini ya da yükünü değiştiririz. Yani kurgulanmış fiil olumlu ise gerçeğini bulmak için onu olumsuz yaparız. Eğer olumsuz ise, bu defa da işaretini olumluya çeviririz.
If I had time… → I have no time.
If I hadn’t eaten lunch… → I ate lunch.
O halde bizim soru cümlemiz gerçekte past perfect değil simple past çekim içeriyormuş. Sorunun sadece if’li şart yakasını -gereksiz kelimeleri elimine ederek- aşağıya alalım ve Hanya’yı Konya’yı görelim.
…if noncitizens had been excluded from the counts. (Eğer vatandaş olmayanlar oylamalardan hariç tutulmuş olsalardı…)
Gerçek durum: Noncitizens weren’t excluded from the counts. (Vatandaş olmayanlar da oylamalara dâhil edildi.)
Şimdi de şu soruyu soralım. Present perfect (have found) ve simple past (weren’t excluded) yan yana gelebilir mi? Şartlar uygunsa gelebilir. Soru cümlesinden, bazı çalışmalarda bir şeyler bulunduğunu anlıyoruz.
Studies have found that noncitizens weren’t excluded from the counts.
Bu noktada biraz karşılıklı laflayalım.
– Elimizde ne var?
– Present perfect tense’te (have found) yani yakın geçmişte yapılmış olan bazı çalışmalar var.
– Peki, bu çalışmalar hangi olaylardan/gerçeklerden bahsediyor?
– Simple past tense’te (weren’t excluded) meydana gelmiş olaylardan/gerçeklerden bahsediyor?
Sonuç: …have found that + weren’t excluded ikilisinde hiçbir uyum sorunu yok. Çünkü bu bir isim cümlesi. Burada present perfect ile simple past’ı yan yana getirebilirsiniz. Yeter ki, olayların meydana geliş sırasına göre doğru tense’leri kullanın. Aşağıdaki örmekte olduğu gibi. Yani olaylar simple past tense’te geçsin. Siz de present perfect tense’te bu olayların üzerinde çalışmalar yapın ve bir şeyler bulun.
I have found out in my studies that Sumerians (Sümerler) used a very sophisticated (karmaşık, incelikli) alphabet.
Kaynaklar:
1) If’li cümlelerin 2 ve 3’üncü tiplerini kısaca gözden geçirmek istiyorsunuz. Bkz. aşağıdaki dosyada Soru 1, A ve C seçeneklerinin çözümü (sayfa 2, 4).
https://bademci.com/pdf/zamanlar(1-4).pdf
2) If’li cümlelerde kurgu-gerçek ayrımını tam olarak anlamadınız. Bkz. yukarıdaki aynı dosya, aynı bölüm.
3) İsim cümlelerinde tense uyumu biraz sakat kaldı. Bkz. yukarıdaki aynı dosya, 5. sayfa sağ sütunda yer alan Çeşitleme.
4) Tense’lerle ilgili daha fazla örnek soru ve çözüm istiyorsunuz. Bkz. yukarıdaki dosyanın tamamı.